Fanon ve Ezilenlerin Şiddeti (Soner TORLAK)

"İnsani değerlerin algılanma süreci üzerinde, olmak kuşağının önünde ya da altında bir 'olmamak' ya da 'yokluk' kuşağı var; son derece kısır, son derece kıraç ve yavan bir bölge burası; bütünüyle çıplak ve böyle olduğu için de sahici bir dirilişin, katıksız bir var olmanın mümkün olduğu sarp bir yamaç. Çoğu hallerde Siyah insan, bu cehennem yokuşunu aşabilme, her şeyin gerçek kimliğiyle çırılçıplak doğrulabileceği böyle sahici bir kıyamet çukurunu tırmanabilme fırsatından ve belki de cesaretinden yoksundur".
Frantz Fanon, Siyah Deri Beyaz Maske
ANNE: Anasının gözlerini kapatacak bir oğuldu istediğim.
DİRENİŞÇİ: Bense oğlumun gözlerini bir başka Güneş'e açması için seçmiştim...
Frantz Fanon, Şiddet Üzerine

Bugün şiddetten bahsederken Fanon'u neden okumalı? Bahsettiğimiz şiddet, ezilenlerin, sömürülenlerin, yok sayılanların karşı-şiddetiyse hepimizin tekrar tekrar Fanon'a dönmesi gerekiyor aslında. Frantz Fanon'un Siyah Deri Beyaz Maske ve Yeryüzünün Lanetlileri kitapları üzerine pek çok şey yazıldı, burada ise zaman zaman tekrara düşmek pahasına Fanon'un düşünüş tarzının bugün fikri cephaneliğimize neler katabileceği üzerine düşünmeyi deneyelim.
Fanon'un üzerine yazdığı dünya, sömürgecinin, çıplak şiddetin yanı sıra sömürgeleştirilen insanı yabancılaştırarak tahakkümünü kurduğu ve yeniden ürettiği bir dünyadır ve Fanon'un temel derdi "kurtuluş"un nasıl gerçekleşebileceğidir. Fanon bunu yaparken sömürgeleştirilenlerin sömürgecilere benzer bir tahakküm rejimi kurabileceğine dönük güçlü uyarılarını her seferinde yineler çünkü ona göre "Sömürgeleştirilen insan, istekli bir şekilde işkenceci olmak isteyen, işkence görmüş insandır. Kendi rolünü bırakıp, kendisini avlayanların rolünü almaya hazırdır".
Fanon'un egemenlerin bu zor ve rızayı bir arada işleten tahakkümüne karşı önerdiği hat, yine birbirinin içine geçecek biçimde çıplak şiddete karşı korkusuzlaşarak özgürleşmenin yolunu açacak bir karşı-şiddet ile sömürgeleştirilenlerin "patolojik" biçimde malûl olduğu kendine has yabancılaşma biçimlerinin aşılması olacaktır.  Burada, Fanon'un bakış açısı dahilinde, karşı-şiddetin "daha adil karşılaşmalar" sağlamak adına kısmen bir tür zorunlu kötülük olarak görüldüğünü eklemek gerek.
Bir cinnet her şeyi çözer mi?
Fanon'un buna cevabı :"Hayır". Fanon, sömürgeleştirilenlerin kendilerini ezenlere karşı şiddet uygulamakta sabırsız olduklarını, yaşadıkları her kötülükten sorumlu tuttukları sömürgecilere kurşun sıkmaya içten içe can attıklarını da söylemektedir. Ancak Fanon'da "kurtuluş"a götürecek karşı-şiddet, bir siyasal kurtuluş stratejisine sahip bir halk hareketi üzerinden düşünülmektedir. Sömürgecilik pratiğini deneyimleyen iki taraf da, yani hem sömürgeci hem de sömürgeleştirilen, çıplak şiddetin ayyuka çıktığı "bölünmüş bir dünya"da yaşar; bu bölünmüş dünyada, Fanon'un sözleriyle, "Sömürülenler açısından 'Biz' ve 'Onlar' ayrımı bir paradoks oluşturmamaktadır", bu durum zaten böyledir!
Fanon, Avrupa ülkelerinin sömürgelerinde, kendisini sömürgecilere karşı duyulan her türlü kompleksten kurtararak "yeni insan"ı yaratacak ve kesinlikle silahlı bir halk hareketi uğrağından geçecek olan bir insani özgürleşme projesinden bahsediyordu. Bu harekete dönük kavramsallaştırmasının temel önermelerinden birisi, Siyah'ın kendisini Beyaz'ın aynasında görmeye son vermesi ve ilk aşama olarak onun tahakkümünden karşı-şiddet yoluyla boşanmasıydı. Ancak bu boşanma sayesinde "daha adil karşılaşmalar" mümkün hale gelecek ve Siyah kendisini ve ülkesini Beyaz'ı taklit etmeksizin kurabilecekti.
Öte yandan Alice Cherki'nin Yeryüzünün Lanetlileri'ne yazdığı önsözdeki vurgusu her anlamda önemli: "Fanon'un analizi yalnızca halkların değil öznelerin de köleleştirilmesinin sonuçları üzerinde ve öncelikle bireyin kurtuluşu, 'varlığın sömürgesizleştirilmesi' olan kurtuluş koşulları üzerinde ısrarla durmaktadır". 
Bizim evin halleri
Türkiye'de Kürt Özgürlük Hareketi'nin kendini kurma ve örgütleme sürecini düşündüğümüzde, Fanon'un bahsettiğine benzer bir zemin teşhis edebiliyoruz. Türkiye'nin "bölünmüş dünyası"nda Kürtler,  bir ulusal kurtuluş hareketini silahlı şiddetle hayata geçiriyorlar. Bense burada kritik bir soru soruyorum: Peki ya devletle ayrı dünyalarda yaşamayan, dünyası bölünmüş olmayan ezilenler? Milliyetçi, muhafazakâr, Türk "ezilenler"? Fanon'un kavramsal çerçevesi içinden ve onu zorlayarak söylersek, "Beyaz Deri, Ak Maske"liler ne olacak?
Tıpkı Fanon gibi bütün ezilenleri kesecek bir "çatışma hattı" tarif etmek, "iki ayrı dünya" uydurmak durumundayız. Ve bir fazlasını: Bu çatışma hattını bir "kurtuluş"a tahvil edecek bir hareket de icat etmeliyiz. Emeği sömürgeleştirilenleri, ahlakı, inancı, vicdanı sömürgeleştirilenleri, sömürgecilerden ayırt etmek, onlara dönük siyaset üretmek, bugünün "kurtuluş reçetesi" olabilir. Bu topraklarda sayısız özne bunu zaten yapıyor, iğneyle kazdıkları kuyular Serhildan'a çıkıyor, Gezi'ye çıkıyor, Yırca'ya çıkıyor, Okmeydanı'na, Tuzluçayır'a, Gülsuyu'na... Muhtaç olduğumuz kudretin ciddi bir kısmı Fanon'da mevcut. "Kurtuluş"taki her türden çelişkiyi, sapmayı ve hastalığı da teşhis edebildiği için.
Şiddetin ezilenler kadar sömürgeciler, egemen sınıflar ve her türden devlet parçacığı açısından da işlevsel olduğu, "makbul vatandaşlar"ın "doğal tepkileri"nin nasıl ezilenlerin verdiği her türden mücadelenin üzerine çöktüğü deneyimlerimizle sabit. Devlet ile makbul vatandaşın zihni bağına kısa devre yaptıracak siyasal hatlar bulmakla mükellefiz. Bu hatlarda karşı-şiddetin kritik bir yerinin olduğunu söylemek gerekiyor. 
Nihayet Frantz Fanon'un Siyah Deri Beyaz Maske ile Yeryüzünün Lanetlileri kitapları, sadece Cezayir ve Afrika ülkelerinin kurtuluş savaşlarını kavramsallaştırmakla kalmıyor, bugün dünyanın dört bir yanındaki ezilen halkların karşı-siyasetinin olası biçimlerine ve bu biçimler dahilinde karşı-şiddetin pratik ve psikolojik yerine dair de üzerine yeniden yeniden düşünmeye değer bir tartışma sunuyor.
YERYÜZÜNÜN LANETLİLERİ, Frantz Fanon, çev. Şen Süer, Versus Yayınları, 2014.
SİYAH DERİ BEYAZ MASKE, Frantz Fanon,çev. Cahit Koytak, Versus Yayınları, Şubat 2014.

0 yorum:

Yorum Gönder